TÜRKÇİMENTO Vizyon Sohbetleri Devam Ediyor

4 Şubat TÜRKÇİMENTO Vizyon Sohbetleri Karbon Sohbetleri “Hedef 2050 Yolunda Çimento Sektörü Karbon Yakalama ve Kullanımı, Hidrojen Yakıtı” başlığında düzenlendi. TÜRKÇİMENTO AR-GE Enstitüsü ev sahipliğinde ve Prof. Dr. İskender Gökalp’in sunumuyla gerçekleşen etkinliğin moderatörlüğünü TÜRKÇİMENTO CEO’su Volkan Bozay üstlendi.

Etkinlikte, hidrojenin bir enerji taşıyıcısı özelliğine sahip olması sebebiyle fosil yakıtlara ikame olarak kullanılabilirliği ve temiz bir üretim sürecinden geçirilmesi gerektiğine değinilmiştir. Petrol, kömür, doğalgaz gibi fosil yakıtlardan hidrojen eldesinde CO2 salınımı gerçekleşirken, temiz/yeşil hidrojen üretimi de mümkündür. Hidrojeni sudan temiz bir şekilde üretme ve organik atıklardan üretme gibi yöntemler kullanıldığında enerji sorununa katkı vermesinin yanı sıra döngüsel ekonomiye de destek sağlamaktadır. Hidrojenin termokimyasal süreçler ve elektrokimyasal süreçlerle elektriğe ve ısıya dönüştürülmesinin sonucunda yanma sonrası çıkan yan ürünün su buharı olması hidrojeni temiz bir enerji kaynağı yapmaktadır.

Hidrojenin kullanımında kimyasal ve fiziksel özelliklerinden kaynaklanan riskleri de tanımlayarak yangın ve patlama gibi tehlikeleri en aza indirecek süreçlerle üretime gidilmesi gerektiği vurgulanmıştır.

Türkiye’nin doğalgaz ithalatını ve karbon ayak izini azaltacak bir strateji belirlenmesi gerektiği, Türkiye’de yer alan sanayi kuruluşlarının, üniversitelerin, TÜBİTAK ve diğer kamu kurumlarının yeni teknolojiyi araştırma ve uygulama konularında daha fazla çalışma yapmaları gerektiği belirtilmiştir.

Ayrıca Türkiye’de hidrojen eldesi hedeflendiğinde izlenebilecek üç yoldan bahsedilmiştir. Bunlar, yenilenebilir enerji kaynaklarıyla sudan hidrojen eldesi, linyitler ve organik atıklardan elde; ihtiyaca göre (istenildiği kadar) hidrojen eldesi ve doğalgaz şebekesine ilavesi şeklinde öngörüde bulunulmuştur.

Türkiye’nin hidrojen stratejisinin belirlenmesi ile ilgili izlenecek yollar ve teknolojinin uygulanabilirliği için yenilikçi, çevre atık konularına çözüm getiren ve döngüsel ekonomi sistemini benimseyen bir çerçevede sürekliliği olan bir yaklaşım içinde olunması gerektiği belirtilmiştir.